14 Kasım 2010 Pazar

Cumhuriyet Bayramı Öğretmen Konuşması

Sevgili Lüleburgazlılar

Değerli Kurum Yöneticileri

Cumhuriyetimizin ve geleceğimizin teminatı sevgili gençler

Sene 1914: Osmanlı Devleti, Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yanında Birinci Dünya Savaşı’na girdi.

Sene 1918: Bütün dünyada, korkunç yıkımlara sebep olan bu büyük savaşta Osmanlı Devleti, başta Çanakkale olmak üzere, savaştığı pek çok cephede başarılı olmasına rağmen, sonuçta müttefikleriyle birlikte savaştan yenik çıktı.

Tarih 30 Ekim 1918: Mondros Mütarekesi… Adı ateşkes antlaşması; fakat gerçekte Türk’ün ölüm fermanı.

Tarih 16 Mayıs 1919: Otuz sekiz yaşındaki Mustafa Kemal, işgal altındaki bir devletin işgal altındaki başkentinden bir gemiyle Anadolu’ya, Samsun Limanına doğru yola çıkıyor. Genç Komutan görünüşte, Karadeniz Bölgesindeki birtakım karışıklıkları yerinde incelemek üzere yola çıkmıştı. Fakat o aslında, işgal altındaki başkentte bir şey yapılamayacağını görmüş; Anadolu’nun Trakya’nın pek çok yerinde, işgale karşı gönüllü milisler eliyle başlatılan direniş hareketlerini derleyip toparlamak, düzenli bir ordu oluşturarak vatanı düşman işgalinden kurtarmak, bu gerçekleştirilemese bile bu uğurda ölmek için yola çıkmıştı.

Zira Genç Komutana göre, sömürge olarak yaşamaktansa, istiklâl yolunda ölmek en büyük şerefti. Çünkü o, “Biz Türkler, tarih boyunca hürriyet ve istiklâle sembol olmuş bir milletiz.” diyordu.

Birçoklarına göre, Genç Mustafa Kemal’in giriştiği bu iş bir delilikti. Fakat o, “Para yok!” diyenlere, “Bulunur.”; “Ordu yok!” diyenlere, “Kurulur.”; “Düşman çok!” diyenlere, “Yenilir.” dedi. Çünkü giriştiği işe inanmıştı. Ve kafasındaki yol haritasını adım adım uygulamaya koyuldu.

Tarih 23 Nisan 1920: İşgal altındaki bir ülkenin, henüz işgal edilmemiş bir şehrinde, Ankara’da tarihî bir karar alınıyor, yeni bir devletin temeli atılıyor, idam fermanı imzalanan bir millet, küllerinden yeniden doğmaya hazırlanıyordu.

Tarih 9 Eylül 1922: İmkânsız zannedilen şey olmuş; Kurtuluş Mücadelesi, İstiklâl Mücadelesi zafere ulaşmıştı.

Ve tarih 29 Ekim 1923: Ankara’da temeli atılan yeni Türk devletinin adı konmuş, halk iradesine dayanan, hakimiyeti tek kişiden alıp milletin tamamına veren Cumhuriyet yönetimi, yeni devletin yönetim biçimi olarak kabul edilmişti.

Sevgili gençler, sizler tarih boyunca büyük sıkıntılar çekmiş; fakat dönem dönem de dünya tarihine yön vermiş, tarihin akışını değiştirmiş büyük bir milletin çocuklarısınız. Şunu unutmayın ki, Türk zaman zaman yenilmiş; fakat hiçbir zaman sürekli bir biçimde esir edilememiştir.

Sizler, Millî Mücadelenin öncüsü, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk çocuğu atasını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” sözünden ilhamla tarihimizi en iyi şekilde araştıracak, tanıyacak, ondan hız alacak ve geleceğin her bakımdan en ileri ülkesini inşa etmek için de çalışacak, çalışacak, çalışacaksınız.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Büyük Önder, bu devleti, bu Cumhuriyeti sizlere yani Türk Gençliğine emanet etti. Onun gösterdiği bilim ve akıl yolundan yürüyerek emanete en güzel şekilde sahip çıkacak, size duyulan güveni boşa çıkarmayacak ve Türk’ün özgür bayrağını daima yükseklerde dalgalandıracaksınız.

Bu duygularla, en büyük millî bayramımız olan Cumhuriyet Bayramınızı kutluyor; dünya durdukça, çocuklarımız, torunlarımız ve uzak torunlarımız bu topraklar üzerinde, Ay-Yıldızlı al bayrağımızın gölgesinde bu bayramı kutlamaya devam etsinler diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder